Can Yücel Şiirleri 4




TARİHLİ BAĞBOZUMU

Ayaklarıyla ezip fıçıya mı bastılar seni
Nefti kasnaklı bir fıçıya,
Aldırma, kara üzüm !
Sen, o Kırmızı Şarabına doğru
İçten içe
Harıl harıl
Çalışmana bak, iki gözüm !

UKDE

Dünyamın güzeli martılar
Sizden nasıl da yok yere korkmuşum
Kaşık Ada’nın orda!
Dalın üstüme dalın
Vurun beni, urun
Denizanası kokan gagalarınızla!
Ah sizden ben nasıl da yok yere korkmuşum!
Bilmiyordum ki çünkü
Ben hem balığım hem kuşum
Ben ama hala anlayamıyorum ki
Bunca zaman niye sizden ayrı oturmuşum

ÜSKÜDAR İSKELESİNDE İKİ LOSTRACI ÇOCUĞUN KONUŞMASINDAN

Öyle bir gül atıcam ki size gelecek maçta
Âdem abim bilem tutamaz elleri yanar

YAKIN TARİH

Gün gelir bu işe bu millet de şaşar
Tam kurşun işlemez deminde karanlığın
Bir ateş böceğidir başlar

YAPRAK DÖKÜMÜ

Sararıp dökülmeden önce kızaran yapraklar ki onlar
Şan verdiler ortalığa bütün bir sonbahar

Mevsim dönüp de yeniden yeşermeğe başlayınca rüzgar
Çıplaklığında o atın yine onlar koşacaklar
O çocuklar
O yapraklar
O şarabi eşkiyalar

Onlar da olmasa benim gayrı kimim var?

YAPRAKTI

Bir başka yolculuk dalından düşmek yere,
Yaşadığından uzun;
Bir tatlı yolculuk dalından inmek yere.

Ağacın yüksekliğince,
Dalın yüksekliğince rüzgarda;
Ve bir yeni ö'mü'r
Vardığın çimen yeşilliğince.

YARADANA KURBAN

Tırnakları uzuyor İstanbul'un
Kirli bir masmavi
Ama ne kadar yaraşıyor yarabbi
Bu tırnaklar bu deli parmaklara
Ve ortayla işaret arasında mütemâdi bir cigara
Giderek minareler oluyorlar

Yaşıl bir köprüye rastladım demin
Bir diyeceğim yok dedi martılara
Başımı döndürmeseler
Başımı döndürmeseler böyle

Ben de dedim ki Allah'a
Feriştâhın gelse yaradamaz bu güzelliği
Sen bir turistsin amcabey !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder