Friedrich Nietzsche 3

Friedrich Nietzsche 1
Friedrich Nietzsche 2  


Bundan sonraki yıllarda yapacağım iş iyiden iyiye belirlenmişti. Olumlayıcı kesimini bitirmiştim işimin. Sözle, eylemle hayır diyen bölümüne gelmişti sıra. Bunlar da şimdiye değin sürüp gelen değerlerin yenilenmesi, büyük savaş, son karar gününün belirlenmesiydi. Bu arada, bir de yavaş yavaş çevreme bakıyor, kendime yakın gördüklerimi, güçlerine dayanarak bu yok etme işinde bana yardımı dokunabilecekleri arıyordum. İşte o günden beri, yazılarımın her biri bir oltadır: Kim bilir belki de olta atmakta herkesten ustayımdır?... Oltama hiç bir şey takılmamışsa suç benim değil artık. Balık yokmuş.




Bir konu hakkında hazırlıksız sorguya çekildiğimizde, aklımıza gelen ilk düşünce çoğu zaman bizim kendi düşüncemiz değildir; ama bizim sınıfımıza, konumumuza ve soyumuza ait olan sıradan bir düşüncedir sadece. Öz düşünceler pek ender olarak su yüzüne çıkarlar.



Bizzat kendimizde olan bir değeri övdüğü, okşadığı zaman mucizeyi de, usdışını da kabul ederiz.
Yarı-bilim tam bilimden daha üstündür. O, sorunları olduklarından daha kolay görür ve bununla görüşünü daha anlaşılır, daha inandırıcı kılar.




Yapacak çok şeyi olan insan inançlarını ve genel düşüncelerini hemen hemen hiç değiştirmeksizin korur. Aynı şekilde, bir ülkünün hizmetinde olan her insan ülkünün kendisine artık hiç kulak asmaz; onun buna zamanı yoktur. Demem şu ki, ülküsünün hala tartışılabilir olmasından yana olmak çıkarına aykırıdır.




Tüm idealistler, hizmet ettikleri davaların her şeyden önce dünyanın tüm öteki davalarından üstün olduğunu düşünürler. Kendi davalarının biraz olsun başarılı olması için, bu davanın tüm öteki insan girişimlerine gerekli olan aynı pis kokulu gübreye açıkca ihtiyacı olduğuna inanmak da istemezler.




iradenin geriye dogru calıstıralamycagı demek,iradenin kifayetsiz oldugu anlamına gelmez!!Tanrıya şükür Tanrının ölmüş olması demek, varolmanın amacı olmadıgını göstermez!! ölümün geliyor olması,yasamın degerli olmadıgı anlamına gelmez!'




Evet, kirli bir ırmaktır insan. Kirli bir ırmağı içine alması ve bozulmadan kalması için deniz olmalı kişi.
Siz yükselmek isteyince yukarı bakarsınız. Bense aşağı bakarım.




Köle misin? Öyleyse dost olamazsın..
Zorba mısın? Öyleyse dostun olamaz..




Yalnızlığına kaç dostum: görüyorum ki her yerini ağılı sinekler sokmuş.
Sert ve sağlam bir havanın estiği yere kaç!.
Yalnızlığına kaç!.
Sen küçük ve acınacak kişilere pek yakın yaşadın.Onların göze görünmez
Öclerinden kaç!.. Artık el kaldırma onlara!
Sayısızdır onlar, hem senin yazgın sinek kovmak değil ki!...



Friedrich Nietzsche 2

insanları sevdiğinizi söylüyorsunuz! ama daha derine indiğinizde sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz. siz bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz...!!!''

insanları şiddetle kendi üzerine çeken, bir oyunu her zaman kendi lehine çevirmiştir.

insanların tarih boyunca farkına vardıkları aşılmaz zorunluluk, bu zorunluluğun ne aşılmaz ne de zorunlu olduğudur.

kaya gibi; neysen o ol..!

kendi alevlerinizde yanmaya hazır olmalısınız, önce kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz?

kendi omuzuna tırman. başka nasıl yükselebilirsin ki!

kendinden hiç söz etmemek çok soylu bir ikiyüzlülüktür.

kendinden hiç söz etmemek çok soylu bir ikiyüzlülüktür.

kimin neyi bilmek istediğini kim belirleyebilir?

kimine göre yalnızlık,hasta kişinin kaçışıdır;kimine göre de,hasta kişilerden kaçıştır

kişioğlu da ağaca benzer, ne denli yükseğe ve ışığa çıkmak isterse, o denli kök salar yere, aşağılara, karanlığa, deliliğe, kötülüğe.

kötü bellegin iyi tarafi, ayni seylerden bir çok kez, ilk kez gibi yararlanmaktir.

kutsal olan gerçekler değil, kişinin kendi gerçeği için çıktığı arayıştır..!

küçücük bagislarla büyük mutluluklar kazanmak büyüklügün bir ayricaligidir.

müzik temelde bizde belli bir oranda güç kazanan yaşam duygusunun özünde gizli olan acıyı anlatır; müziğin verdiği heyecanın yapısındada bu acıdan uzaklaşıp onu uzaktan izleme düşüncesi vardır.

neden'i olan, nasıl'a katlanır.

ölüm güç bir şeydir. ölümün son iyiliği, bir daha ölümün olmamasıdır..!

ruh arayanda, hiç ruh yoktur.

sadece karsitlari cansıkici olmayi sürdürdükleri için, arada bir, bir davaya bagli kaliriz.

sahip olunması zorunlu tek şey var: ya yaradılıştan ince bir ruhtur bu, ya da bilim ve sanatlar tarafından inceltilmiş bir ruh...

sevdiğiniz insanları düşünüyorsunuz, ama daha derine inin, sonunda sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz, siz bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz..!

sevilmiş olma isteği kendini beğenmişliklerin en büyüğüdür.

siz yükselmek isteyince yukarı bakarsınız. bense aşağı bakarım

sürelere özgü zevkler herkes için geçerli değildir.

şüphe değil, kesinliktir insanı deli eden.

tüm idealistler, hizmet ettikleri davaların her şeyden önce dünyanın tüm öteki davalarından üstün olduğunu düşünürler. kendi davalarının biraz olsun başarılı olması için, bu davanın tüm öteki insan girişimlerine gerekli olan aynı pis kokulu gübreye açıkca ihtiyacı olduğuna inanmak da istemezler.

uçmayı öğretemediğinize düşmesini öğretin

uçurumları sevenin ,kanatları olmalı.

uygarlaşmış dünya ilişkilerinde herkes, hiç değilse bir konuda kendini başkalarından üstün hisseder. genel iyiyüreklilik buna dayanır. çünkü, durum elverirse herkes yardım edebilir, o halde bir utanç duymaksızın bir yardımı da kabul edebilir.

uygarlık tarafından yokedilme tehlikesiyle karşı karşıya olan bir uygarlık çağını yaşıyoruz.

ümit mi? ümit en son kötülüktür..! ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır!

yapacak çok şeyi olan insan inançlarını ve genel düşüncelerini hemen hemen hiç değiştirmeksizin korur.

yarı-bilim tam bilimden daha üstündür. o, sorunları olduklarından daha kolay görür ve bununla görüşünü daha anlaşılır, daha inandırıcı kılar.

zayıflar bizi kendi gücümüzden utanmaya zorladıkları için kazandılar.














Friedrich Nietzsche 1

çine doldurulacak çok sey oldugu zaman, günün yüzlerce cebi vardir.

çok düsünen ve uygulamali düsünen, kendi maceralarini kolayca unutur, ama basindan geçenlerin çagristirdigi düsünceleri hiç unutmaz.

çok düşünen partici olmaya uygun değildir; o, parti arasında düşüncesini çok çabuk sızdırır.

delilik tek tek insanlarda pek seyrektir. ama gruplarda, partilerde, halk arasında, çağlarda kural olarak bulunur.''

derin olduğunu bilen kimse kolay anlaşılır olmaya calışır, kalabalıkta derin görünmekten hoşlanan kimse ise anlasılmaz olmaya calışır. kalabalık dibini göremediği herseyi derin sanır cünkü.

doğa bize aldırmadığından, doğanın ortasında kendimizi öyle rahat hissederiz ki ...

eylem ve vicdan genellikle uyusmazlar. eylem, agaçtan ham meyveleri toplamak isterken, vicdan onlari gereginden çok olgunlasmaya birakir, ta ki yere dökülüp ezilinceye kadar.

gerçek seçim, yalnızca gerçeğin ışığı altında filizlenebilir

gerçekten kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz

gür ırmaklar kendileriyle birlikte bir çok çakıl ve çalı çırpıyı da sürükler; güçlü ruhlar da bir çok aptal ve mankafayı.

hakikatin temsilcisinin en az olduğu zaman, onu dile getirmenin tehlikeli olduğu zaman değil, can sıkıcı olduğu zamandır.

hayran olmada bir masumluk var. kendilerine de birgün hayran olunabileceği hiç akıllarına gelmemiş olanlarda bulunur.''

hiç kimsenin bir şeyi sırf başka birisi için yapmadığını göreceksiniz. insanların bütün eylemleri kendisine yöneliktir, bütün hizmetleri kendine hizmettir, bütün sevgisi kendini sevmesidir..!

hoslanmadigimiz bir düsünceyi öne sürdügü zaman bir düsünürü daha sert elestiririz. oysa, bizi pohpohladiginda onu daha sert elestirmek uygun olacaktir.

ınançlar hakikat düsmanlari olarak, yalanlardan daha tehlikelidir.

ınsan hatasini bir baskasina itiraf ettiginde unutur onu; ama çogu kez öteki kisi bunu unutmaz.

ınsan, diger insanlardan hiçbir sey istememeye, onlara hep vermeye alistigi zaman, elinde olmadan soylu davranir.

ınsanlari siddetle kendi üzerine çeken, bir oyunu her zaman kendi lehine çevirmistir.

içine doldurulacak çok şey olduğu zaman, günün yüzlerce cebi vardır.

inançlar hakikat düşmanları olarak, yalanlardan daha tehlikelidir.

insan ağaca benzer.ne kadar yükseğe ve aydınlığa çıkmak isterse,o kadar kök salar yere, aşağılara,karanlığa, derinlere kötülüğe.

insan dilediği kadar bilgisiyle şişinip dursun, dilediği kadar nesnel görünsün, boşuna ! sonunda her zaman ancak kendi yaşam öyküsünü elde edecektir.

insan hatasını bir başkasına itiraf ettiğinde unutur onu; ama çoğu kez öteki kişi bunu unutmaz.

insan kahkahalarla güldüğü zaman, kabalığı ile tüm hayvanları geride bırakır.

insan ölümü nasıl karşılayacağına karar vermek zorundadır..!

insan yığınlarının davranış biçimlerini önceden kestirmek için, onların güç bir durumdan kendilerini kurtarmak için hiçbir zaman çok önemli bir çaba göstermediklerini kabul etmek gerekir.

insan, diğer insanlardan hiçbir şey istememeye, onlara hep vermeye alıştığı zaman, elinde olmadan soylu davranır.

insan, sonunda arzularını sever; arzuladıklarını değil!''














Friedrich Nietzsche

acıların bölüşülmesi değil, sevinçlerin bölüşülmesidir dostluğu yaratan ...

açıkça büyük amaçlar tasarlayan ve daha sonra bu amaçlar için oldukça yetersiz olduğunu gizlice kavrayıveren kimse, çoğu zaman bu amaçlardan vazgeçecek kadar da güçlü de değildir. işte o zaman ikiyüzlülük kaçınılmazdır.

açıklanmamış karanlık bir konu apaçık bir konudan daha önemli sanılır.

ahlaksal olay yoktur. yalnızca olayların ahlaksal yorumu vardır

alev, baska seyleri aydinlattigi kadar aydinlatmaz kendini. bilge de böyledir.

aşk ve nefretin yer almadığı bir oyunda kadın orta dereceli bir oyuncudur

ask ve nefret kör degillerdir; ama kendileriyle birlikte tasidiklari ates yüzünden kör olmuslardir.

aşık seven kişi değildir, sevdiği kişinin mutlak sahibi olmaya çalışandır

babanın gizlediği şey, oğulda açığa çıkar.

ben bu kulaklara göre ağız değilim.

beni öldürmeyen şey, beni güçlendirir

benim evim valizimdir.

bir derin kuyuya benzer yalnız. taş atmak kolaydır içine: ama bu taş dibe inecek olursa, deyin bana, kim çıkarabilir?

bir duyguyu yenme isteği, eninde sonunda, yalnızca bir başka duygu isteği, daha başka bir duygu isteğidir.

bir düsmanla savasarak yasayan kisinin, düsmanini hayatta birakmakta yarari vardir.

bir erkek ancak bir erkek gibi davranarak, onun içindeki kadının ortaya çıkmasına yol açar

bir insan kendini hep çok büyük işlere adadığında, onun başka bir yeteneğinin olmadığı pek görülmez.

bir insan yoğun ve kılı kırk yararak düşündüğü zaman, sadece yüzü değil gövdesi de çekinceli bir havaya bürünür.

bir insana yapilacak en kötü şey onu utandırmaktır.

bir insanın gerçekten ele almış olduğu düşünce özgürlüğü ile, onun tutkuları ve hatta arzuları da gizli gizli kendi üstünlüklerini göstereceklerini sanırlar.

bir kez yürünmüs bir yola düsenlerin sayisi çoktur, hedefe ulasan az ..

bir konu hakkında hazırlıksız sorguya çekildiğimizde, aklımıza gelen ilk düşünce çoğu zaman bizim kendi düşüncemiz değildir; ama bizim sınıfımıza, konumumuza ve soyumuza ait olan sıradan bir düşüncedir sadece. öz düşünceler pek ender olarak su yüzüne çıkarlar.

bir kurbanın yoldaşı o kurbandan daha çok acı çeker.

bir seyden hoslanmaktan söz edilir, aslinda dogrusu, bu sey araciligiyla kendinden hoslanmaktir.

biri kendi düsüncesine bagli kalir; çünkü ona kendi kendine ulasmis oldugunu sanir. öteki ise, onu zahmetle ögrendigi ve onu anlamis olmakla övündügü için baglidir düsüncesine. sonuç olarak, her ikisi de kendini begenmislik .

bizzat kendimizde olan bir değeri övdüğü, okşadığı zaman mucizeyi de, usdışını da kabul ederiz.

bu da dahil tüm genellemeler yanlıştır.

bugün artık kimse ölümcül hakikatlerden ölmüyor; çok fazla panzehir var.

büyük borçlar insanları değer bilmeye değil, kin beslemeğe yöneltir.